Vagabond

“Vagabond,” written and illustrated by Takehiko Inoue, adapts the life story of the Japanese swordsman Miyamoto Musashi from Eiji Yoshikawa’s novel. It was first released in 1998. To be honest, there was a hiatus in the manga around 2014, but then a new chapter was published in May 2015. While I can’t be entirely sure if the final chapter of the manga has been released, it’s sufficient for me. It has received numerous awards in its field and gained worldwide fame. With a total of 82 million copies sold worldwide, it has secured its place among the best-selling manga of all time. As far as I know, there is no anime adaptation, but if there is, I haven’t watched it.

The story begins after the Battle of Sekigahara in 1600. It narrates the events of two 17-year-old youths who set out from their villages to become skilled swordsmen, trying to escape from slave traders after the aforementioned battle, and later seeking refuge in the house of two women. By the way, the names of these youths are Takezō Shinmen and Matahachi Hon’iden. Shinmen is actually our Musashi.

If you’re thinking of starting the manga with expectations of seeing plenty of battle scenes, I suggest you don’t. Because this manga is actually a masterpiece that should be read while also researching the history of the period. Throughout the manga, we witness the decline of swordsmanship in Japan, giving way to firearms and other weapons, as well as the depiction of samurais or independent wandering master swordsmen. Although Musashi appears to be the main character of the manga, there are several other names that should be noted here. These include Sasaki Kojiro, Ito Ittosai, Seijuro Yoshioka, Ryohei Ueda, and Sekishusai Yagyu. You’ll probably become a fan of Kojiro.

It is strongly recommended to find these characters, some of whom are fictional and some of whom have real-life counterparts, through Google while reading the manga. Because the main issue is Musashi finding his own path in life and the way of his sword.

There is a quote here that many people misunderstand but has deep meanings beneath it. “Invincible under the sun/heaven.” I don’t want to write my own interpretations of the quote because it would reveal the fundamental idea of the entire manga, but I believe you will understand how the sentence leaves a mark when it is interpreted in the opposite way in terms of a person’s ego and life purpose within the manga.

Stay safe.

>>>For Turkish readers…>>>

Takehiko Inoue tarafından yazılan ve çizilen, Japon kılıç ustası Miyamoto Musashi’nin hayat hikayesinin Eiji Yoshikawa’nın kitabından uyarlanarak anlatıldığı Vagabond, 1998’de yayıma çıkmıştır. Açıkçası 2014 yılı gibi mangaya bir ara verilmiş ancak daha sonrasında 2015 mayıs ayında yeni bir bölüm daha yayınlanmıştır. Nasıl desem mangayı okuyan birisi için manganın son bölümü bitip bitmediğinden net emin olamam ile birlikte benim için yeterlidir. Kendi dalında oldukça fazla ödül almış ve dünya çapında üne kavuşmuştur. Dünya çağında satılan 82 milyon kopyayla birlikte tüm zamanların en çok satan mangaları arasında yerini almıştır. Benim bildiğim kadarıyla animesi yoktur, varsa da ben izlemedim.

Hikaye, 1600 yılındaki Sekigahara Savaşının sonrasında başlamaktadır. İyi birer kılıç ustası olmak için köylerinden yola çıkan 17 yaşındaki iki gencin, söz konusu savaş sonrasında köle tacirlerinin elinden kaçmaya çalışırken 2 kadının evine konuk olmasıyla ve daha sonrasında yaşanan ve gelişen olaylar anlatılmaktadır. Bu gençlerimizin adı bu arada Takezō Shinmen ve Matahachi Hon’iden’dir. Shinmen zaten bizim Musashi.

Mangaya eğer bol bol savaş sahnesi görürüm gibi düşüncelerle başlayacaksanız bence hiç başlamayın. Çünkü bu manga aslında bir yandan söz konusu dönemin tarihini de araştırarak okunması gereken bir başyapıttır. Çünkü bütün bu manga süresince bizler Japonyadaki kılıç sanatının düşüşe geçişini, yerini tüfek vb. silahlara bırakışını, samurayların ya da bir lordan bağımsız gezen başına buyruk kılıç ustalarını anlatmaktadır. Musashi her ne kadar manganın baş kahramanı olarak görünse de burada dikkat edilmesi gereken birkaç isim daha vardır. Bunların başında Sasaki Kojiro, Ito Ittosai, Seijuro Yoshioka, Ryohei Ueda ve Sekishusai Yagyu gelmektedir. Kojiro’nun hastası olmanız zaten yüksek ihtimal.

Bazıları hayali bazıları gerçek hayatta da karşılığını bulan bu karakterleri google’dan bularak mangayı bu şekilde okumanız önemle tavsiye olunur. Çünkü asıl mesele Musashi’nin kendi hayat yolunu, kılıcının yolunu bulmasıdır.

Burada herkesin çok yanlış anladığı ama altında derin anlamlar yatan bir söz vardır.

Invincible under the sun/heaven. Söze dair kendi yorumlarımı yazmak istemiyorum çünkü bütün manganın temel fikrini ortaya koymuş olurum, ama sırf bu cümlenin kişinin egosunda, yaşam amacında yarattığı etkinin aslında tam tersi şekilde yorumlandığında nasıl iz bıraktığını manga içerisinde anlayacağınızı düşünüyorum.

Esen kalın.

Ace of Diamond

Ace of Diamond,” our manga series, which continued publication between 2006 and 2015 initially, followed by a second chapter starting from August 2015, is a baseball-themed manga. The anime adaptation of the first chapter aired between 2013 and 2016, and the second chapter aired between 2019 and 2020. The manga is written and illustrated by Yuji Terajima. Yes, I want to mention these names each time to imprint them in memory, even if just a bit. Additionally, our manga won the Best Manga award in the Shonen category in 2008 and 2010.

The story revolves around Eijun Sawamura being scouted while playing baseball in his neighborhood, and then the classic journey of participating in national tournaments in both summer and winter, aiming to win the tournament to create a memorable moment for their upperclassmen. They even had a name for the baseball field they stepped onto, but it escapes my mind right now. The second half of the series also depicts the progress of a new team formed around Sawamura and his friends. Sawamura’s specialty, as a pitcher, is making difficult pitches. Of course, such a pitcher’s catcher must also be extraordinary; otherwise, there’s no point to the story. Friends more actively engaged in baseball may provide more detailed explanations on the topic.

Besides the manga, I’ve also watched the anime. The most important thing that stuck in my mind was how widespread baseball culture is in Japan. While Westernization movements brought baseball to the country around 1872, I didn’t know it was loved so much. At least, it wasn’t my specific area of interest. In my opinion, it’s a bit weaker compared to other sports manga I’ve read. Because there’s another manga related to tennis, if I’m not mistaken, called “The Prince Of Tennis.” That one seemed more complex to me, and I think there’s even a movie on Netflix now.

In summary, it’s a manga I recommend reading occasionally, even if not strongly. Watching the anime might be enjoyable for baseball enthusiasts or those who want to learn the rules a bit.

>>>For Turkish readers…>>>

Ace of Diamond, 2006 ile 2015 yılları arasında ilki daha sonrasında ikinci chapter kıvamında 2015 yılının ağustos ayından sonra yayınlanmaya devam eden mangamız baseball temalı bir mangadır. 2013 ile 2016 yılları arasında ilk bölümün, 2019 ile 2020 yılları arasında da ikinci bölümün animesi yayınlanmıştır. Mangamız Yuji Terajima tarafından yazılıp çizilmiştir. Evet, her seferinde bu isimleri vererek bir nebze bu isimleri hafızalara kazımak istiyorum. Ayrıca mangamız 2008 ve 2010 yılında Shonen kategorisinde en iyi manga olarak ödül almıştır.

Konusu, Eijun Sawamura’nın kendi mahallesinde baseball oynarken bir scout tarafından keşfedilmesi ve devamında klasik olarak işte yaz ve kış ulusal turnuvalarına katılmalarını ve üst dönemleri için akılda kalıcı bir anı yaratmak adına turnuvayı kazanmak istemelerini anlatmaktadır. Hatta bu çıktıkları baseball sahası için bir adları vardı ama o şu an aklıma gelmedi. Serinin ikinci yarısında da Sawamura ve onun arkadaşları çevresinde oluşan yeni bir takımın ilerleyişi anlatılmaktadır. Sawamura’nın özelliği, ki kendisi pitcher olarak görev yapmaktadır, tahmini zor atışlarda bulunmasıdır. Tabi böyle bir atıcının tutucusu da sıradışı olmalıdır yoksa bir anlamı yok olayın. Baseball ile daha aktif ilgilenen arkadaşlar belki konuyla ilgili detaylı açıklamalarda bulunurlar.

Manganın yanı sıra ben animesini de izlemiştim. Aklımda kalan en önemli şey baseball kültürünün Japonyada ne kadar yaygın olduğuydu. Yani tabi Japonyadaki batılılaşma hareketleri 1872 yılı itibarıyla baseball u ülkeye getirmiş ama hani sevildiğini ben bilmiyordum. En azında benim spesifik ilgi alanım değildi. Şahsi düşüncem diğer okuduğum spor mangaları vs. yanında biraz zayıf kaldığıdır. Çünkü tenisle ilgili bir manga daha var. Yanılmıyorsam adı The Prince Of Tennis idi. O bana daha komplike gelmişti, hatta şimdi Netflixte filmi de var sanırım.

Özetle, şiddetle olmasa bile gene tavsiye ettiğim arada okunacak bir mangadır. Baseball severler veya bir nebze olsun kuralları öğrenmek isteyenler için animesini izlemek keyifli olabilir.

Fullmetal Alchemist

“Fullmetal Alchemist,” serialized between 2001 and 2010 and collected into 27 volumes, was written and illustrated by Hiromu Arakawa. It’s a Shounen manga, targeting young people, specifically boys aged 12-18. Typically, manga in this genre are among the most popular and top-selling ones.

I, personally, got into the manga after being introduced to its anime adaptation. The story revolves around two brothers, Edward and Alphonse Elric, in an alternative world where alchemy is widely used. In this world, alchemists can create anything they want using the transmutation circle, but they must sacrifice something of equal value in return, following the principle of equivalent exchange. Moreover, human transmutation is forbidden, and those who attempt it often sacrifice a part of their own bodies for it. Moving on to the beginning of our story, the Elric brothers, abandoned by their father at a young age, later lose their mother due to illness. In an attempt to bring their mother back, they perform a transmutation process, which fails, resulting in Edward losing his left leg and Alphonse losing his entire body. Edward sacrifices his right arm at the last moment to bind his brother’s soul to a suit of armor, keeping him alive. From this point on, our story continues in the pursuit of revenge and the philosopher’s stone.

Honestly, this manga and anime series is one that I’ve started and left unfinished at times. I’m not sure why, but for some reason, I couldn’t focus on the story after a certain point. Or perhaps it wasn’t the right time to watch it. That’s why I haven’t seen the end of the story, but it’s still a series worth recommending. Watching the anime was enjoyable, and it’s currently available on some platforms.

>>>For Turkish readers…>>>

2001 ile 2010 yılları arasında yayımlanan ve 27 cilt halinde tüm bölümleri toplanan Fullmetal Alchemist, Hiromu Arakawa tarafından yazılıp çizilmiştir. Kendisi, gençleri, 12-18 yaş arasını, özellikle erkekleri hedef alan Shounen türünde bir mangadır. Genellikle bu tür mangalar en popüler ve en çok satan mangalar arasında yer almaktadır.

Fma’yı ben açıkçası animesi ile tanıdıktan sonra mangasına düşmüş birisiyim. Konusu simyanın oldukça yaygın bir şekilde kullanıldığı alternatif bir dünyada iki kardeş olan Edward ile Alphonse Elric’in başına gelenler çevresinde gelişmektedir. Bu dünyamızda, simyacılar dönüşüm çemberi kullanarak istedikleri her şeyi yaratabilmektedir, ancak klasik prensip olan yarattıkları şeyler karşılığında yine eş değer bir şeyi feda etmeleri gerekmektedir. Ayrıca, altın ve insan dönüşümü yasaklanmıştır. İnsan dönüşümü yapmaya çalışanlar ise genellikle kendi vücutlarının bir parçasını bu uğurda feda etmiştir. Bu bilgileri verdikten sonra hikayemizin başlangıcına gelirsek, küçük yaşta babası tarafından terk edilen Elric kardeşler daha sonrasında hastalık sebebiyle annelerini de kaybederler. Annelerini geri getirmek için yaptıkları dönüşüm işlemi esnasında dönüşüm işlemi başarısızlığa uğrar ve Edward sol bacağını kaybederken Alphonse ise vücudunu kaybeder. Edward son anda sağ kolunu feda ederek kardeşinin ruhunu bir zırha bağlayarak onu hayatta tutar. Bu noktadan sonra ise hikayemiz bir intikam ve felsefe taşının arayışı ekseninde devam eder.

Açıkçası bu manga ve anime, benim dönem dönem başlayıp yarım bıraktığım bir seridir. Nedenini bilmiyorum ama nedense bir noktadan sonra konuya odaklanamıyorum. Ya da belki izlemek için doğru zaman değildi. Bu yüzden hikayenin sonunu göremedim ama tavsiye edilesi bir seridir. Animesini izlemek keyifliydi, şu an hali hazırda bazı platformlarda izlenebiliyor.