Slam Dunk

“Slam Dunk” is the first anime I’ve watched in my life, back when I wasn’t even aware that I was watching anime at the time. Of course, it has a manga beforehand.

Well, “Slam Dunk” is a manga series written and illustrated by Takehiko Inoue, published in a total of 31 volumes between 1990 and 1996. Afterwards, its anime adaptation aired from 1993 to 1996 and gained great fame worldwide. The time when I watched this anime corresponds to around 1995-1996. The manga received an award in the shonen category in 1994.

As for the plot, our protagonist is Hanamichi Sakuragi. He’s a troublemaker and the leader of a small gang. He’s constantly being rejected by girls. His facial expressions before and after rejection are particularly hilarious. After being rejected about 50 times, Sakuragi meets his dream girl, Haruko Akagi, at Shohoku High School. What’s different about Haruko is that, unlike everyone else, she’s not afraid of our guy. Because her brother is a bit of a maniac, and also the captain of the basketball team. After Haruko discovers Sakuragi’s athletic abilities, she encourages him to play basketball, but since our guy’s knowledge of basketball is at magma level, he puts a lot of effort into learning to play throughout the manga. At first, all he can do is rebound, apart from that, he’s just a presence on the court. Later on, he learns to dunk, dribble, and so on. By the way, Sakuragi’s incredible development and his rivalry with Kaede Rukawa are also very important.

Honestly, the manga’s plot revolves around classic national tournaments, team bonds, friendship, rivalry, and comedy elements. Ultimately, our guy emerges as a highly effective player.
In short, it’s highly recommended. The only drawback is that the drawings and the anime itself are quite old school. So if you compare it to today’s anime and manga, it might seem a bit bland to you, but please continue reading it insistently.

>>>For Turkish readers…>>>

Slam Dunk benim hayatımda izlemiş olduğum, ki o dönem anime izlediğimin farkında değildim, ilk animedir. Tabi ki öncesinde mangası vardır.

Efendim, Slam Dunk, Takehiko Inoue tarafından yazılan ve aynı zamanda çizimleri yapılan 1990-1996 yılları arasında toplamda 31 cilt halinde yayımlanan bir manga serisidir. Daha sonrasında 1993-1996 yıllarında animesi yayımlanmış ve dünya çapında büyük bir üne kavuşmuştur. Benim bu animeyi izlediğim tarihlerde açıkçası 95-96 yıllarına tekabül etmektedir. Mangası, 1994 yılında shonen kategorisinde ödül almıştır.

Konusuna değinecek olursak, mangamızın kahramanı Hanamichi Sakuragi’dir. Kendisi bir kabadayı ve ufak çaplı bir çetenin lideridir. Sürekli kızlar tarafından reddedilmektedir. Reddedilme sonrasındaki ve teklif öncesi yüz ifadeleri de ayrı komiktir. Sakuragi toplamda 50 kez filan reddedildikten sonra Shohoku Lisesinde hayallerindeki kızla yani Haruko Akagi ile tanışıyor. Haruko’nun farklı yanı ise herkesin aksine bizim delikanlıdan korkmuyor, çekinmiyor. Çünkü bu kızın abisi de ayrı bir manyak, aynı zamanda basketbol takımının da kaptanı. Haruko, Sakuragi’nin atletik yeteneklerini keşfettikten sonra onu basketbol oynamaya yönlendiriyor, ama bizim elemanın basketbol bilgisi magma seviyesinde olduğu için oynamayı öğrenmek için baya çaba gösteriyor manga süresince. Başlarda tek yapabildiği ribaunt almak, bunun dışında oyunda etkisi eleman rolünde. Daha sonrasında ise smaç basmayı, top sürmeyi vs. öğreniyor. Bu arada Sakuragi’nin inanılmaz gelişiminde Kaede Rukawa’yla olan çekişmesi de çok önemlidir.

Açıkçası manganın konusu klasik ulusal turnuvalar, takım içi bağlar, arkadaşlık, rekabet ve komedi unsurları ekseninde şekilleniyor. Nihayetinde bizim eleman oldukça efektif bir oyuncu olarak ön plana çıkıyor.

Özetle aşırı derecede tavsiye olunur. Tek sıkıntısı çizimler ve animenin kendisi baya bir old school. Yani günümüz animeleri ve mangaları ile kıyaslarsanız size biraz tatsız gelebilir ama lütfen ısrarla okumaya devam ediniz.

Vagabond

“Vagabond,” written and illustrated by Takehiko Inoue, adapts the life story of the Japanese swordsman Miyamoto Musashi from Eiji Yoshikawa’s novel. It was first released in 1998. To be honest, there was a hiatus in the manga around 2014, but then a new chapter was published in May 2015. While I can’t be entirely sure if the final chapter of the manga has been released, it’s sufficient for me. It has received numerous awards in its field and gained worldwide fame. With a total of 82 million copies sold worldwide, it has secured its place among the best-selling manga of all time. As far as I know, there is no anime adaptation, but if there is, I haven’t watched it.

The story begins after the Battle of Sekigahara in 1600. It narrates the events of two 17-year-old youths who set out from their villages to become skilled swordsmen, trying to escape from slave traders after the aforementioned battle, and later seeking refuge in the house of two women. By the way, the names of these youths are Takezō Shinmen and Matahachi Hon’iden. Shinmen is actually our Musashi.

If you’re thinking of starting the manga with expectations of seeing plenty of battle scenes, I suggest you don’t. Because this manga is actually a masterpiece that should be read while also researching the history of the period. Throughout the manga, we witness the decline of swordsmanship in Japan, giving way to firearms and other weapons, as well as the depiction of samurais or independent wandering master swordsmen. Although Musashi appears to be the main character of the manga, there are several other names that should be noted here. These include Sasaki Kojiro, Ito Ittosai, Seijuro Yoshioka, Ryohei Ueda, and Sekishusai Yagyu. You’ll probably become a fan of Kojiro.

It is strongly recommended to find these characters, some of whom are fictional and some of whom have real-life counterparts, through Google while reading the manga. Because the main issue is Musashi finding his own path in life and the way of his sword.

There is a quote here that many people misunderstand but has deep meanings beneath it. “Invincible under the sun/heaven.” I don’t want to write my own interpretations of the quote because it would reveal the fundamental idea of the entire manga, but I believe you will understand how the sentence leaves a mark when it is interpreted in the opposite way in terms of a person’s ego and life purpose within the manga.

Stay safe.

>>>For Turkish readers…>>>

Takehiko Inoue tarafından yazılan ve çizilen, Japon kılıç ustası Miyamoto Musashi’nin hayat hikayesinin Eiji Yoshikawa’nın kitabından uyarlanarak anlatıldığı Vagabond, 1998’de yayıma çıkmıştır. Açıkçası 2014 yılı gibi mangaya bir ara verilmiş ancak daha sonrasında 2015 mayıs ayında yeni bir bölüm daha yayınlanmıştır. Nasıl desem mangayı okuyan birisi için manganın son bölümü bitip bitmediğinden net emin olamam ile birlikte benim için yeterlidir. Kendi dalında oldukça fazla ödül almış ve dünya çapında üne kavuşmuştur. Dünya çağında satılan 82 milyon kopyayla birlikte tüm zamanların en çok satan mangaları arasında yerini almıştır. Benim bildiğim kadarıyla animesi yoktur, varsa da ben izlemedim.

Hikaye, 1600 yılındaki Sekigahara Savaşının sonrasında başlamaktadır. İyi birer kılıç ustası olmak için köylerinden yola çıkan 17 yaşındaki iki gencin, söz konusu savaş sonrasında köle tacirlerinin elinden kaçmaya çalışırken 2 kadının evine konuk olmasıyla ve daha sonrasında yaşanan ve gelişen olaylar anlatılmaktadır. Bu gençlerimizin adı bu arada Takezō Shinmen ve Matahachi Hon’iden’dir. Shinmen zaten bizim Musashi.

Mangaya eğer bol bol savaş sahnesi görürüm gibi düşüncelerle başlayacaksanız bence hiç başlamayın. Çünkü bu manga aslında bir yandan söz konusu dönemin tarihini de araştırarak okunması gereken bir başyapıttır. Çünkü bütün bu manga süresince bizler Japonyadaki kılıç sanatının düşüşe geçişini, yerini tüfek vb. silahlara bırakışını, samurayların ya da bir lordan bağımsız gezen başına buyruk kılıç ustalarını anlatmaktadır. Musashi her ne kadar manganın baş kahramanı olarak görünse de burada dikkat edilmesi gereken birkaç isim daha vardır. Bunların başında Sasaki Kojiro, Ito Ittosai, Seijuro Yoshioka, Ryohei Ueda ve Sekishusai Yagyu gelmektedir. Kojiro’nun hastası olmanız zaten yüksek ihtimal.

Bazıları hayali bazıları gerçek hayatta da karşılığını bulan bu karakterleri google’dan bularak mangayı bu şekilde okumanız önemle tavsiye olunur. Çünkü asıl mesele Musashi’nin kendi hayat yolunu, kılıcının yolunu bulmasıdır.

Burada herkesin çok yanlış anladığı ama altında derin anlamlar yatan bir söz vardır.

Invincible under the sun/heaven. Söze dair kendi yorumlarımı yazmak istemiyorum çünkü bütün manganın temel fikrini ortaya koymuş olurum, ama sırf bu cümlenin kişinin egosunda, yaşam amacında yarattığı etkinin aslında tam tersi şekilde yorumlandığında nasıl iz bıraktığını manga içerisinde anlayacağınızı düşünüyorum.

Esen kalın.